Çocuğum Okula Başladı!

Çocuğum Okula Başladı!
Çocuğum okula başladı! Okul öncesi ve ilkokula yeni başlayan öğrencilerin uyum sürecinde ebeveynler ne yapmalı, nasıl davranmalı? Çocuklarda okul korkusu ve okuldan kaçma durumu nasıl çözülür? Okul korkusunun çözümü nedir? Tüm bu soruların yanıtı yazımıda!
1) Okula Sağlıklı ve Etkili Uyum Süreci
Okul, çocuklar için ebeveynlerinden veya bakımlarını üstlenen yetişkinlerden uzun süreli ayrı kaldıkları ve bu ayrılığın rutine dönüştüğü yeni bir dünyadır adeta. Yeni kurallar, yeni insanlar, yeni mekânlar…
Her yenilik hem merak uyandıracak hem de kaygı yaratacaktır. Çocukların okul yaşantısıyla birlikte başlayan bu keşif sürecini sağlıklı şekilde yürütebilmeleri için neler yapılabilir? Okula gitmek istemeyen bir çocuk için hangi olası gerekçelerden bahsedilebilir?
Ülkemizdeki zorunlu eğitim süresinin on iki yıl olduğu göz önüne alındığında, anne-babalar için bu maratonun mutlu ve başarılı koşulmasına ışık tutabilecek bazı hususları paylaşmak yarar sağlayacaktır.
İlk Haftaların Büyülü Etkisi
Okul öncesine veya ilkokul birinci sınıfa yeni başlayan çocukların uyum günlerinde ebeveynleri ile birlikte okula gitmeleri, okulun fiziki mekanlarını ve çevresini tanımaları öncelikle önem taşımaktadır. Bireyler tanıdıkları, rutinleri yaşadıkları mekanlarda kendilerini daha güvende hissederler. Uyum günlerinden sonra özellikle ilk birkaç ay devamsızlık yapılmaması, çok önemli mazeretler olmadığı sürece kesintisiz şekilde okula gidilmesi kritik bir eşiktir.
Sınıf ve okul kurallarının yerleştiği, programlı günlük yaşamın temellerinin atıldığı ve çocukların akranları ile sağlıklı bağlanmalar kazandıkları ilk haftalarda yapılacak keyfi devamsızlıklar okula uyum açısından istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bu süreçte anne-babaların öğretmenlere güvenmesi ve çocuklarına da öğretmenlerine güvenmelerini teşvik etmesi fayda sağlayacaktır.
Ebeveynlerin yaşayacağı ayrılık kaygısı temelli tutarsız davranışlar, çocuklarını da olumsuz etkileyecek ve sınıfta bağımsız olarak kalmalarını zorlaştırabilecektir. Bilinmelidir ki; veliye ihtiyaç duyulduğunda öğretmenler ve okul idarelerinin anne-babalara ulaşması mümkündür. Yetişkinin güvenmediği ve ayrılamadığı bir okula çocuğun güvenmesi ve olumlu duygularla bağlanması beklenemez.
2) Okul Korkusu ve Okuldan Kaçma
Okul korkusunun ve buna bağlı olarak ortaya çıkabilecek okuldan kaçma davranışlarının bazı nedenleri olabilir. Sık karşılaşılan bazı nedenlere hep birlikte bakalım.
- Tanılanmış veya henüz tanılanmamış öğrenme güçlükleri, duyu kayıpları veya tıbbi problemler olabilir. Bu durumda çocuk, okula uyum sağlamakta, konsantrasyonda veya sistematik öğrenme süreçlerinde güçlük yaşayabilir. Kendisini yetersiz hisseden, akranlarına yakın performans sergileyemeyen çocuğun okula yönelik aidiyet duyguları bir süre sonra zayıflayabilir. Yeterli gözlem, tatminkar eğitsel yaşantı ve tıbbi dayanak olmaksızın çocukların etiketlenmemesi önem taşımaktadır. Öğrenme ortamlarının düzenlenmesi, alternatif öğretim tekniklerinin kullanılması ve bireysel farklılıklara dayalı fırsat eşitliklerinin sunulması yoluyla gelişimin izlenmesi tercih edilmelidir. Aceleci davranmamak ve ihmal etmemek arasındaki dengenin sağlanabilmesi için öğretmen-aile-uzman üçlüsü arasındaki işbirliği ve etkin bilgi paylaşımı vazgeçilmez öneme sahiptir.
- Ebeveynler arasındaki olası geçimsizlikler çocuklarda sürekli kaygıya yol açabilir. İletişim problemleri yaşayan, paylaşımcı olmayan ve karşılıklı şiddet temelli davranışlar sergileyen ebeveynlerin çocukları diğer yetişkinlere ve akranlarına da güvenmekte zorluk çekebilirler. Bunun yanı sıra, çocuklar ayrı kaldıkları saatlerde anne-babalarının kavga edeceği veya annenin zarar göreceği endişesiyle de okula gitmek istemeyebilir. Bu nedenle, çocukları okula yeni başlayan ebeveynlerin aile içi iletişimde ve sorumluluklara yönelik paylaşımlarda daha özenli ve eşitlikçi tutumlar sergilemeleri onarıcı ve geliştirici bir etki yaratacaktır. İhtiyaç olduğunda veya öğretmenlerce öneri getirildiğinde, okullardaki psikolojik danışma ve rehberlik servislerinden veya sağlık kurumlarından aile katılımlı danışmanlık hizmeti talep edilmesi yarar sağlayacaktır.
- Akran zorbalığı, okul korkusuna ve okuldan kaçma davranışlarına yol açabilir. Akran zorbalığı, aynı yaş dönemindeki çocukların birbirlerine karşı farklı türlerde ortaya koydukları tekrarlanan fiili zarar veya tehdit olarak özetlenebilir. Yinelenen şekilde zarar gören çocuğun okuldan korkması ve kaçması şaşırtıcı olmayacaktır. Akran zorbalığında bu tablo sistematik olarak aralarında güç dengesizliği bulunan zorba-mağdur ilişkisi doğurmaktadır. Çekingen, gelişimsel yetersizlikleri bulunan, ayrımcılığa maruz kalan veya yardım isteme becerilerini işe koşamayan çocukların zorbalığa daha fazla maruz kaldıkları söylenebilir. Ailelerin ve öğretmenlerin sadece zorbalığa maruz kalan çocukların korunması ve desteklenmesi üzerinde durmaları yeterince etki sağlamayacaktır. Aynı zamanda zorbalık sergileyen çocuklar ve aileleri için de önleyici ve iyileştirici çalışmaların yürütülmesi önemsenmelidir. Çocukların, zorbalık veya diğer olumsuz yaşantılar karşısında kimlerden ve nasıl yardım isteyebilecekleri hususunda bilgilendirilmesi; yardım istediklerinde hızlı ve etkili karşılık verilmesi güvence altına alınmalıdır.
3) Okul Rehberlik Hizmetleri
T.C. Milli Eğitim Bakanlığı, yeni öğretim yılında okullarda sunulacak olan psikolojik danışma ve rehberlik hizmetlerinin ülke çapındaki genel hedeflerini; Okul Rehberlik Hizmetlerinin Tanıtılması ve Şiddetin Önlenmesi olarak belirledi. Bu iki hedef gerek grup çalışmaları kapsamında tüm okula yansıyacak şekilde ve gerekse sınıf rehberliği kapsamında sınıf ve yaş düzeylerine uygun zenginleştirilmiş etkinlikler çerçevesinde ele alınacak. Bu hedefler, çocukların okula uyumunu kolaylaştıracak ve aile katılımını güçlendirecektir.
Okullarımızdaki psikolojik danışma ve rehberlik (PDR) servislerinin velilere ve öğrencilere sunabilecekleri hizmetleri daha yakından ve detaylı tanımak için ilk fırsatta ve mümkünse randevu alınarak rehber öğretmenlerin ziyaret edilmesini tavsiye ediyoruz.
4) Okuldan Eve Dönünce Yapılması Gerekenler
Her okul gününün sonunda, çocuğun yeterince dinlenmesini ve olanaklar ölçüsünde dengeli beslenmesini sağlamak öncelikli görülmelidir. Ardından, bir sohbet ortamında karşılıklı olarak gün içerisinde yaşanılanlar konuşulmalı; yargılamadan ve suçlayıcı bir dil kullanmadan okula yönelik sorumlulukların ne düzeyde yerine getirildiği değerlendirilmelidir.