Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklara Yaklaşım

13.12.2019
2.308
A+
A-
Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklara Yaklaşım

Özel Öğrenme Güçlüğü Olan Çocuklara Yaklaşım

Ailelere Öneriler

Özel öğrenme güçlüğü; etkin dinleme, düşünme, konuşma, okuma, yazma, çevresel uyum, organizasyon, planlama ve aritmetik işlemler gibi temel akademik ve sosyal beceri göstergelerinden biri veya daha fazlasındaki manidar ve sürekli zorlanmalarla kendini göstermektedir.   

Özel öğrenme güçlüğüne ilişkin tıbbi ve eğitsel tanısı bulunan çocukların aileleri genellikle tanılama sonrası işevuruk çözümlerin üretilmesi ve okul ortamlarındaki kaynaştırma uygulamalarının etkililiği hususlarında yakınmaktadırlar. Okul ortamındaki düzenlemeler ve sınıf yönetimi süreçleri kendine özgü çok katmanlı bir yapıya sahiptir. Bu nedenle bu hafta siz değerli veliler ile olabildiğince sade ve aile odaklı önerileri paylaşmaya çalışacağız. Umuyoruz ki; farkındalık düzeyi arttıkça ve çocuk merkezli gelişimsel anlayış güçlendikçe okul ortamlarındaki işbirliği her geçen gün daha da iyiye gidecektir.

Tıbbi veya eğitsel tanılamalar; normal gelişim gösteren bireylerin esas alındığı normlar vasıtasıyla genellemeler yapılabilmesini sağlar. Ancak unutulmamalıdır ki her çocuk biriciktir ve diğer tüm tanı gruplarında olduğu gibi, özel öğrenme güçlüğü bulunan çocukların da kendi gereksinimleri ile uyumlu planlamalara dâhil edilmeleri gerekir.

Okul öncesi dönemde birçok ipucunu yakalamak mümkün olsa bile genellikle bu alandaki yönlendirme ve tanılama işlemleri ilkokulun ilk üç sınıfı içerinde gerçekleşmektedir. Bu bağlamda okul öncesi eğitimin önemi bir kez daha kendini göstermektedir.

Bu yazımızın hem mevcut tanılı çocuğu bulunan veliler hem de okul çağında çocuğu olabilecek ebeveyn adayları için faydalı olmasını ümit ediyoruz.

 

  • Tıbbi tetkiklere eşlik eden eğitsel tanılamalar söz konusu olmadığı sürece; çocukların etiketlenmesine yol açabilecek yetişkin yorumlarından uzak durulmalıdır.

 

  • Etiketleyici yaklaşımlar genellikle akranlar veya kardeşler arasındaki abartılı karşılaştırmaların sonucu ortaya çıkmaktadır. Her çocuğun gelişimsel özelliklerine dayalı bireysel farklılıklarının iyi izlenmesine hassasiyet gösterilmelidir.  Komşu çocuğu veya kuzen gibi yaşıtlar ölçüt alınarak “ benim çocuğum niye yapamıyor ?” gibi sadece kaba gözlemlere dayalı yargılardan kaçınılmalıdır.

 

  • Tanılamaların yetkili kurumlar tarafından gerçekleştirilmesi esas alınmalıdır. Sahada çalışan öğretmen, hekim, terapist vb. kişilerin sadece kişisel gözlem veya yargılarına dayalı tanılama girişimleri kabul edilemez. Tanılama kurumsal ve kamusal bir hizmettir.

 

  • Yeterli ve makul gözlemlere dayalı olmayan yönlendirmelere karşı bilinçli hareket edilmelidir. Sosyal yaşamında ve okul ortamında yeterince fırsat verilmemiş, öğrenme ortamlarına ilişkin alternatif çözümlerle buluşturulmamış çocukların “erken tanı”  kaygısı ile damgalanarak olumsuz benlik algısına sürüklenmesinin önüne geçilmelidir.

 

  • Tanılama, çocuğun bir kategoriye mahkûm edilerek kendisinden akademik olarak vazgeçilmesi değildir. Bilakis, tanılama çocuğun yüksek yararına olacak okul içi ve okul dışı tedbirlerin hayata geçirilmesine yol açmalıdır.

 

  • Tüm çocuklar için geçerli olmakla birlikte, özel gereksinimli çocukların da güçlü yönlerine vurgu yapılarak özgüvenlerinin güçlendirilmesi hedeflenmelidir.

 

  • Özel öğrenme güçlüğü söz konu olduğunda, zamanı etkin kullanma ve planlı hareket etme becerilerinin desteklenmesi ihtiyaçları ön plana çıkmaktadır. Bu yönde olumlu yetişkin ve akran modelleri görünür kılınmalıdır. Özellikle akran destekli yaklaşımlar; sosyal becerilerin, çevresel uyumun, işbirliği anlayışının ve akademik başarının artmasına yardımcı olacaktır.

 

  • Kuralların kısa, anlaşılır ve pekiştirmeye uygun olmasına dikkat edilmelidir. Mümkün olduğunca yalın bir dil kullanılmalı ve yönergelerin neden-sonuç ilişkileri somut biçimde açıklanmalıdır. Hatta yaş ve gelişim düzeyi göz önüne alınarak görsel materyaller ile zenginleştirilmeleri de önerilmektedir.

 

  • Özel öğrenme güçlüğü bulunan öğrenciler, bireysel çalışmalardaki olumlu performanslarını normal sınıf ortamına aynı düzeyde yansıtamayabilirler. Bu nedenle edinilen becerilerde akıcılık kazanılmış olması tamamen yeterli görülmemelidir. Önemli olan bilgi ve becerilerin farklı ortamlara ve öğrenme süreçlerine genellenmesidir. Müdahale programlarının nihai amacı; bireyi hayatın tüm alanlarında etkin, üretken ve bağımsız kılabilmektedir.

 

  • “ Özel eğitim öğretmeni ile veya destek eğitim odasında çok iyi ancak sınıfta işler ters gidiyor” biçimindeki veli serzenişleri tam da yukarıdaki duruma karşılık gelmektedir. Akademik ve sosyal becerilere yönelik okul ortamındaki başlama düzeyi verisi esas alınarak gelişim izlenmelidir. Bu yöndeki istendik tablo için özel eğitim öğretmenleri ve devam edilen tam zamanlı okul arasındaki işbirliği aile tarafından da teşvik edilmelidir.

 

  • Anlamlı ve basamaklandırılmış öğrenme süreçleri yarar sağlayacaktır. Çocuğun ödevlerini tek başına ve bütünüyle kavraması bazen zor olabilir. Bunun için ebeveynlerin sabırlı olmaları ve okul dışı ders etkinlerinde çocuklarını yalnız bırakmamaları önem taşımaktadır. Çocuğa yardım etmek onun yerine ödevin bir kısmını veya tamamını yapmak değildir. Takıldığı noktalarda ipuçları ile destekleme, hatırlatıcı kısaltma veya görsel kullanımı gibi yaklaşımlar tercih edilmelidir.

 

  • Sevgiye dayalı, sabırla güçlendirilmiş ve sistemli olarak sunulacak nitelikli bir eğitimin temel taşı aile olacaktır. Bu sebeple toplumun tüm katmanları, özel gereksinimli çocuklara ve ailelerine destek olmayı öncelikli sorumluluklar arasında görmelidir.

BİR YORUM YAZIN

ZİYARETÇİ YORUMLARI - 0 YORUM

Henüz yorum yapılmamış.